
112 sayısı, atomdaki proton sayısına işaret ediyor. Bu element, hidrojenden 277 kez daha ağır. Ağır İyon Araştırma Merkezi'nde Sigurd Hoffman liderliğinde çalışan ekip, 1976'dan beri yeni elementler arıyor. Bu ekip bundan önce de tabloya 107.-111. elementleri eklemişti.
Bunlar da 112. element gibi, laboratuar ortamında parçacık hızlandırıcılar kullanılarak üretilmişti.
112. element de 120 metre uzunluğundaki bir parçacık hızlandırıcıda, çinko ve kurşun atomları çarpıştırılarak meydana getirildi. Bu yolla yeni elementler üretme, çok zor ve başarı şansı düşük. Üstelik üretilen atomlar da istikrarlı ya da kimyadaki ifadesi ile "kararlı" olmuyor ve birkaç milisaniye içinde parçalanıyor.
Bu nedenle 112. elementin bugüne dek yalnızca birkaç atomu gözlemlenebildi.

Bu bilgi de örneğin nükleer santrallerin ya da atom bombalarının işleyişini daha iyi anlamamıza yarayabilir. Atomik yapının gelişen teknolojik ve bilimsel değerlerleçok geniş bir yapıda incelenmektedir. Bu sebeble yapının kesfedilmeyen noktalarına bu tipli buluşların kuşgusuz büyük katkıları olacaktır.
Doktor Kalman'a göre bir atom ne kadar büyük olursa o kadar kararsız oluyor.
82 numaralı atomdan daha ağır bir atom da bulunmuyor. İçinde 82 proton bulunan bu atom da kurşun.
Doktor Kalman "Bunun üzerindeki her element radyoaktiftir. Yani kararlı hale dönüşmek için, aşamalı olarak azalır. Kısacası kurşundan sonraki her element bir şekilde radyoaktiftir. Bunların bazıları fazla radyoaktif değildir. Yani yarılanma ömürleri daha uzun sürebilir. Ama ortaya çıkan son elementin yarılanma ömrü yarım dakika." diyor.
Peki elementlerin periyodik cetveli nereye kadar uzayacak; bir noktada durması gerekmiyor mu?
Doğada doğal olarak bulunan son element, 1925 yılında keşfedilmişti. Halen Rusya, ABD ve Japonya'dan ekipler yeni ve daha ağır elementler keşfetmek için birbirleri ile yarış halinde. 2006'da Rusya'daki Ortak Nükleer Araştırma Enstitüsü 118. elementi keşfettiğini ilan etti.
Kaliforniyum bir hedefin, kalsiyum iyonlarından oluşan bir ışın ile bombardımana tutulması yoluyla yapılan bu keşif, henüz bağımsız uzmanlarca doğrulanamadı. Sigurd Hoffman ise gözünü daha da yükseklere dikmiş durumda.

Dimitri Mendeleyev'in hala yaşasaydı, bu kesifler hakkında periodik cetvelde yer verilmesi, nereye ve nasıl verilmesi hususunda düşünceleri ne olurdu" sorusunu soran bilim adamları var
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder